Part 28
Mücâdele Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[58.1]
Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette
bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin
konuşmanızı işitir. Çünkü
Allah işitendir, bilendir.
[58.2]
İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların
anaları değildir. Onların anaları ancak
kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz
onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah,
affedicidir, bağışlayıcıdır.
[58.3]
Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra
söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden
önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size
öğütlenen budur. Allah,
yaptıklarınızdan haberi olandır.
[58.4]
(Buna imkân) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce
ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış
fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resûlüne
inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın
hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap
vardır.
[58.5]
Allah'a ve Resûlüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin
alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık
âyetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük
düşürücü bir azap vardır.
[58.6] O gün Allah
onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir
bir saymıştır. Onlar ise
unutmuşlardır. Allah her şeye
şahittir.
[58.7]
Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor
musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde
dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin
gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur.
Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa
bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara
yaptıklarını haber verecektir.
Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
[58.8]
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya
kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı
gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar
[58.9] Ey iman edenler!
Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı,
düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi
fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzuruna
toplanacağınız Allah'tan korkun.
[58.10] Gizli konuşmalar
şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan,
Allah'ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler
Allah'a dayanıp güvensinler.
[58.11] Ey iman edenler! Size
"Meclislerde yer açın" denilince yer açın ki Allah da size
genişlik versin. Size "Kalkın" denilince de kalkın ki
Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle
yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
[58.12] Ey iman edenler!
Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu
konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha
hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız,
bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
[58.13] Gizli bir şey
konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu
yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre
artık namazı kılın, zekâtı verin Allah'a ve Resûlüne
itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
[58.14] Allah'ın
kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin
mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.
[58.15] Allah onlara çetin bir
azap hazırlamıştır. Gerçekten onların
yaptıkları şey çok kötüdür!
[58.16] Onlar yeminlerini
kalkan yapıp Allah'ın yolundan alıkoydular. Bu yüzden onlara
küçük düşürücü bir azap vardır.
[58.17] Onların
malları da oğulları da Allah'a karşı kendilerine bir
fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır.
[58.18] O gün Allah
onların hepsini yeniden diriltecek, onlar da dünyada size yemin ettikleri
gibi, O'na yemin edeceklerdir. Kendilerinin bir şey (hakikat) üzerinde
olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten
yalancıdırlar.
[58.19] Şeytan onları
etkisi altına aldı da kendilerine Allah'ı anmayı unutturdu.
İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi
bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadırlar.
[58.20] Allah'a ve
Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en
aşağıların arasındadırlar.
[58.21] Allah: Elbette ben ve
elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz
Allah güçlüdür, galiptir.
[58.22] Allah'a ve ahiret
gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri,
yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla
dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine
Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları
desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere
sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş,
onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar,
Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa
erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
Haşr Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[59.1] Göklerde ve yerde
olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet
sahibidir.
[59.2] Ehl-i kitaptan inkâr
edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların
çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da
kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını
sanmışlardı. Ama Allah (O'nun azabı), onlara beklemedikleri
yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem
kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey
akıl sahipleri! İbret alın.
[59.3] Eğer Allah onlara
sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada
(başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için
cehennem azabı vardır.
[59.4] Bu, onların
Allah'a ve Peygamberine karşı gelmelerinden dolayıdır. Kim
Allah'a karşı gelirse bilsin ki Allah'ın
cezalandırması çetindir.
[59.5] Hurma ağaçlarından,
herhangi birini kesmeniz veya olduğu gibi bırakmanız hep
Allah'ın izniyledir ve O'nun yoldan çıkanları rezil etmesi
içindir.
[59.6] Allah'ın, onlardan
(mallarından) Peygamberine verdiği ganimetler için siz at ve deve
koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği
kimselere karşı üstün kılar. Allah her şeye kadirdir.
[59.7] Allah'ın,
(fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler,
Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda
kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız
zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne
verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.
Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
[59.8] (Allah'ın
verdiği bu ganimet malları,) yurtlarından ve mallarından
uzaklaştırılmış olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza
dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden fakir
muhacirlerindir. İşte doğru olanlar bunlardır.
[59.9] Daha önceden
Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı
yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri
severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir
rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile
onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden
korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
[59.10] Bunların
arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden
önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi
bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin
bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok
merhametlisin!
[59.11] Münafıkların,
kitap ehlinden inkâr eden dostlarına: Eğer siz yurdunuzdan
çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber
çıkarız; sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız. Eğer
savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım ederiz, dediklerini
görmedin mi? Allah, onların yalancı olduklarına
şahitlik eder.
[59.12] Andolsun, eğer
onlar çıkarılsalar, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa
tutuşmuş olsalar, onlara yardım etmezler; yardım etseler
bile arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım
edilmez.
[59.13] Onların içlerinde
size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından
daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
[59.14] Onlar müstahkem
şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle
toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise
çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri
darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar
aklını kullanmayan bir topluluktur.
[59.15] (Onların durumu)
kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının
cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Onlara
acıklı bir azap vardır.
[59.16] Münafıkların
durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü
şeytan insana "İnkâr et" der. İnsan inkâr edince de:
Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım,
der.
[59.17] Nihayet ikisinin de
sonu, içinde ebedî kalacakları ateş olacaktır. İşte
bu, zalimlerin cezasıdır.
[59.18] Ey iman edenler!
Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına
baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır.
[59.19] Allah'ı unutan ve
bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi
olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.
[59.20] Cehennem ehliyle
cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir.
[59.21] Eğer biz bu
Kur'an'ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan
baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri
insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
[59.22] O, öyle
Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni ve
görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır.
[59.23] O, öyle
Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün
sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete
kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür,
istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır.
Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir.
[59.24] O, yaratan, var eden,
şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve
yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, galiptir,
hikmet sahibidir.
Mümtehine Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[60.1] Ey iman edenler!
Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için
çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de
düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet
besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği
inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah'a inandığınızdan
dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben,
sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi
bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan
sapmış olur.
[60.2] Şayet onlar sizi
ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini
kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler.
[60.3] Kıyamet günü
yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler.
Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah,
yaptıklarınızı görendir.
[60.4] İbrahim'de ve
onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek
vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve
Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan
uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a
inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir
düşmanlık ve öfke belirmiştir." Şu kadar var ki,
İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret
dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi
önlemeye gücüm yetmez" demişti. (O müminler şöyle
dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik.
Dönüş de ancak sanadır.
[60.5] Rabbimiz! Bizi, inkâr
edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey
Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.
[60.6] Andolsun, onlar sizin
için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnektir.
Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık
olandır.
[60.7] Olur ki Allah sizinle
düşman olduklarınız arasında yakında bir dostluk
meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok
esirgeyendir.
[60.8] Allah, sizinle din
uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan
çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil
davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları
sever.
[60.9] Allah, yalnız
sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan
çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım
edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler
onlardır.
[60.10] Ey iman edenler! Mümin
kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin.
Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de
onların inanmış kadınlar olduklarını
öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar
onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların
(kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini
kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur.
Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın,
sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın
hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
[60.11] Eğer
eşlerinizden biri, sizi bırakıp kâfirlere kaçar, siz de (onlarla
savaşıp) galip gelirseniz, eşleri gitmiş olanlara
(ganimetten), harcadıkları kadar verin.
İnandığınız Allah'a karşı gelmekten
sakının.
[60.12] Ey Peygamber!
İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak
koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek,
çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında
bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı
gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını
kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok
bağışlayandır, çok esirgeyendir.
[60.13] Ey iman edenler!
Kendilerine Allah'ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira
onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit
kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.
Saff Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[61.1] Göklerde ve
yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.
[61.2] Ey iman edenler!
Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
[61.3]
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında
büyük bir nefretle karşılanır.
[61.4] Allah, kendi yolunda
kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları
sever.
[61.5] Bir zaman Musa kavmine:
Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu
bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan
sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah,
fâsıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
[61.6] Hatırla ki, Meryem
oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın
elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve
benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak
geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu
apaçık bir büyüdür, dediler.
[61.7] İslâm'a çağırıldığı
halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah,
zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.
[61.8] Onlar
ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar.
Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.
[61.9] Müşrikler
istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet
ve hak ile gönderen O'dur.
[61.10] Ey iman edenler! Sizi
acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?
[61.11] Allah'a ve Resûlüne
inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda
cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha
hayırlıdır.
[61.12] İşte bu
takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi
zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere
koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.
[61.13] Seveceğiniz
başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir
fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.
[61.14] Ey iman edenler!
Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu
İsa havârîlere: Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım
kimdir? demişti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardımcıları
biziz, demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre
inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Nihayet biz
inananları, düşmanlarına karşı destekledik.
Böylece üstün geldiler.
Cum'a Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[62.1] Göklerde ve yerde
olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan
Allah'ı tesbih eder.
[62.2] Çünkü ümmîlere
içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara
Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.
Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık
içindeydiler.
[62.3] (Peygamberi)
müminlerden henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer
insanlara da göndermiştir. O, azîzdir, hakîmdir.
[62.4] Bu, Allah'ın
lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
[62.5] Tevrat'la yükümlü
tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan
merkebin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan
kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola
iletmez.
[62.6] De ki: Ey yahudiler!
Bütün insanlar değil de, yalnız, kendinizin Allah'ın
dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, bunda da samimi iseniz,
haydi ölümü temenni edin (bakalım)!
[62.7] Ama onlar, önceden
yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler. Allah,
zalimleri çok iyi bilir.
[62.8] De ki: Sizin
kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi
bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a
döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber
verecektir.
[62.9] Ey iman edenler! Cuma
günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu)
zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi
bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için
daha hayırlıdır.
[62.10] Namaz
kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve
Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki
kurtuluşa erersiniz.
[62.11] Onlar bir ticaret ve
eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve
seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah'ın yanında bulunan,
eğlenceden ve ticaretten daha yararlıdır. Allah, rızık
verenlerin en hayırlısıdır.
Münâfikûn Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[63.1] Münafıklar sana
geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah'ın Peygamberisin, derler.
Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah,
münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını
bilmektedir.
[63.2] Yeminlerini kalkan
yapıp Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onların
yaptıkları ne kötüdür!
[63.3] Bunun sebebi,
onların önce iman edip sonra inkâr etmeleridir. Bu yüzden kalpleri
mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar.
[63.4] Onları
gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider,
konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara
dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine
sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah
onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?
[63.5] Onlara: Gelin,
Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman
başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak
uzaklaştıklarını görürsün.
[63.6] Onlara mağfiret
dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle
bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan
çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.
[63.7] Onlar: Allah'ın
elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki
dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin
hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar.
[63.8] Onlar: Andolsun,
eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan
mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük,
ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu
bilmezler.
[63.9] Ey iman edenler!
Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan
alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana
uğrayanlardır.
[63.10] Herhangi birinize
ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka
verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz
rızıktan harcayın.
[63.11] Allah, eceli
geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah,
yaptıklarınızdan haberdardır.
Teğabûn Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[64.1] Göklerde ve yerde
ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. O
her şeye kadirdir.
[64.2] Sizi yaratan O'dur.
Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mümindir. Allah
yaptıklarınızı görendir.
[64.3] Gökleri ve yeri
yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de
güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.
[64.4] Göklerde ve yerde
olanları bilir. Gizlediklerinizi ve açığa
vurduklarınızı da bilir. Allah kalplerde olanı bilendir.
[64.5] Daha önce inkâr
edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar
(dünyada) yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar
için acı bir azap da vardır.
[64.6] (O azabın sebebi)
şu ki, onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat
onlar: Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş? dediler,
inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç
olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde
lâyıktır.
[64.7] İnkâr edenler,
kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayır! Rabbime
andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber
verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydır.
[64.8] Onun için Allah'a,
Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.
[64.9] Mahşer vaktinde
sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a
inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini
örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacakları,
altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük
kurtuluş budur.
[64.10] İnkâr eden ve
âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada
ebedî kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!
[64.11] Allah'ın izni
olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa,
Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.
[64.12] Allah'a itaat edin,
Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen
apaçık bir duyurmadır.
[64.13] Allah; O'ndan
başka hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp
güvensinler.
[64.14] Ey iman edenler!
Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da
vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını
başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki,
Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
[64.15] Doğrusu
mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır:
Büyük mükâfat ise Allah'ın yanındadır.
[64.16] O halde gücünüz
yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi
iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden
korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
[64.17] Eğer Allah'a
(rızası uğruna) ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat
kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat
verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.
[64.18] Görülmeyeni ve
görüleni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.
Talâk Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[65.1] Ey Peygamber!
Kadınları boşayacağınızda, onları
iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz
Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir
yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de
çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır.
Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz
kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum
ortaya çıkarıverir.
[65.2] İddet müddetlerini
doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde
(nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere
göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de
şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu,
Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan
korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
[65.3] Ve ona beklemediği
yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz
Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü
koymuştur.
[65.4]
Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet
görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç
aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini
bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah'tan
korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
[65.5] İşte bu,
Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah
onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını
arttırır.
[65.6] Onları gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları
sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için)
kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler,
doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için
çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir
şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu,
başka bir kadın emzirecektir.
[65.7] İmkânı
geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin;
rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine
verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği
imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir
kolaylık yaratacaktır.
[65.8] Rabbinin ve O'nun
elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır
ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları
görülmemiş azaba çarptırmışızdır.
[65.9] Böylece onlar da
yaptıklarının karşılığını
tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
[65.10] Allah onlara
şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey inanan akıl
sahipleri! Allah'tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarıcı (kitap)
indirmiştir.
[65.11] İman edip sâlih
amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa
çıkarmak için size Allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir
Peygamber göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve faydalı
iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî
kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir
rızık vermiştir.
[65.12] Allah, yedi kat
göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Ferman
bunlar arasından inip durmaktadır ki, böylece Allah'ın her
şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle
kuşattığını bilesiniz.
Tahrîm Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[66.1] Ey Peygamber!
Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın
[66.2] Allah,
(gerektiğinde) yeminlerinizi bozmanızı size meşru
kılmıştır. Sizin yardımcınız Allah'tır.
O, bilendir, hikmet sahibidir.
[66.3] Peygamber,
eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat
eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu
Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını
bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona
haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her
şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.
[66.4] Eğer ikiniz de
Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz
sapmıştı. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize
arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah,
Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de (ona)
yardımcıdır.
[66.5] Eğer o sizi
boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi kendini Allah a veren, inanan, sebatla
itaat eden, tevbe eden, ibadef eden, oruç tutan, dul ve bâkire eşler
verebilir.
[66.6] Ey inananlar! Kendinizi
ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten
koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın
kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan
melekler vardır.
[66.7] Ey kâfirler! Bugün
özür dilemeyin! Siz ancak işlediklerinizin cezasını
çekeceksiniz, (denilir).
[66.8] Ey iman edenler! Samimi
bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi
örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri
utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan
cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından
(amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, "Ey Rabbimiz!
Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her
şeye kadirsin" derler.
[66.9] Ey Peygamber! Kâfirlere
ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert
davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de
kötüdür!
[66.10] Allah, inkâr edenlere,
Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu
ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları
altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah'tan gelen hiçbir
şeyi onlardan savamadı. Onlara: Haydi, ateşe girenlerle beraber
siz de girin! denildi.
[66.11] Allah, inananlara da
Firavun'un karısını misal gösterdi. O: Rabbim! Bana
katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun (kötü)
işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti.
[66.12] İffetini
korumuş olan, İmran kızı Meryem'i de (Allah örnek
gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve
kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.