Part 6
[4.148]
Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak
haksızlığa uğrayan başka. Allah her
şeyi işitici ve bilicidir.
[4.149]
Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü
(açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah da ziyadesiyle
affedici ve kadirdir.
[4.150] Allah'ı ve
peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini
birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama
bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür)
arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu;
[4.151]
İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere
alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
[4.152] Allah'a ve
peygamberlerine iman
[4.153] Ehl-i kitap senden,
kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha
büyüğünü istemişler de, "Bize Allah'ı apaçık
göster" demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları
yıldırım çarptı. Bilâhare kendilerine açık deliller
geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da
affettik. Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik.
[4.154] Söz vermeleri
(ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, "Baş
eğerek kapıdan girin" dedik, "Cumartesi günü
sınırı aşmayın" dedik. Kendilerinden sağlam
söz aldık.
[4.155] Sözlerinden
dönmeleri, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere
peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz
kılıflanmıştır" demeleri sebebiyle (onları
lânetledik, türlü belâlar verdik. Onların kalpleri kılıflı
değildir;) tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür
vurmuştur; pek azı müstesna artık iman etmezler.
[4.156] Bir de inkâr etmelerinden
ve Meryem'in üzerine büyük bir iftira atmalarından;
[4.157] Ve "Allah elçisi
Meryem oğlu İsa'yı öldürdük" demeleri yüzünden
(onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar;
fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun
hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir
kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak
dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak
onu öldürmediler.
[4.158] Bilâkis Allah onu
(İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet
ve hikmet sahibidir.
[4.159] Ehl-i kitaptan her
biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet
gününde de o, onlara şahit olacaktır.
[4.160] Yahudilerin
yaptıkları zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan
çevirmelerinden, menetmelerinden dolayı kendilerine (daha önce) helâl
kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram
kıldık
[4.161] Menedildikleri halde
faizi almalarından ve haksız (yollar) ile insanların
mallarını yemelerinden dolayı içlerinden inkâra sapanlara
acı bir azap hazırladık.
[4.162] Fakat içlerinden
ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler,
[4.163] Biz Nuh'a ve ondan
sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi
[4.164] Bir kısım
peygamberleri
[4.165] (Yerine göre)
müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler
gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı
bir bahaneleri olmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir.
[4.166] Fakat Allah
[4.167] İnkâr
[4.168] İnkâr edip
zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onlan
(başka) bir yola iletecek de değildir.
[4.169] Ancak orada ebedî
kalmak üzere cehennem onlanrı yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok
kolaydır.
[4.170] Ey insanlar! Resûl
size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde
kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin.
[4.171] Ey ehl-i kitap!
Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten
başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh,
ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e
ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin
eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş,
yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir
ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanrı)
üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin.
Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.
[4.172] Ne Mesîh ve ne de
Allah'a yakın melekler, Allah'ın kulu olmaktan geri dururlar. O'na kulluktan
geri durup büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna
toplayacaktır.
[4.173] İman edip iyi
işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan
daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve
kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar,
kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı
bulurlar. (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse
bulamazlar.)
[4.174] Ey insanlar!
Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir
nur indirdik.
[4.175] Allah'a iman edip
O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları
kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve
onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.
[4.176] Senden fetva isterler.
De ki: "Allah, babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası
hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor:
Mâide Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[5.1] Ey iman edenler!
Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken
avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar
dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl
kılındı. Allah dilediğine hükmeder.
[5.2] Ey iman edenler!
Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a
hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve
rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere
(tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan
çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri
için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze
sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma
üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine
yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın
cezası çetindir.
[5.3] Leş,
[5.4] Kendileri için nelerin
helâl kılındığını
[5.5] Bugün size temiz ve iyi
şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap
verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir,
sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli
olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli
kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina
etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere)
inanmayı
[5.6] Ey iman edenler! Namaz
kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize
kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar
ayaklarınızı yıkayın.
[5.7] Allah'ın size olan
nimetini, "Duyduk ve
[5.8] Ey iman edenler! Allah
için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik
[5.9] Allah, iman
[5.10] İnkâr
[5.11] Ey iman edenler!
Allah'ın size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el
uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti.
Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler.
[5.12] Andolsun ki Allah,
İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil
olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara
şöyle demişti: Ben sizinle beraberim.
[5.13] Sözlerini
bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini
katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini
değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine
öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü
de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik
görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme.
Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.
[5.14] "Biz
hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini
almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen
öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü
unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve
kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber
verecektir.
[5.15] Ey ehl-i kitap ! Resûlümüz
size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere
geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur,
apaçık bir kitap geldi.
[5.16]
Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına
götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan
aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.
[5.17] "Şüphesiz
Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir
olmuşlardır. De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i,
anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim
bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)!
Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a
aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam
manasıyle kadirdir.
[5.18] Yahudiler ve
hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve
sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan
dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun
yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini
bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve
ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda
dönüş de ancak O'nadır.
[5.19] Ey ehl-i kitap!
Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi.
Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir
müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size
müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye
hakkıyle kadirdir.
[5.20] Bir zamanlar Musa,
kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size
(lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler
çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerde hiçbir kimseye
vermediğini size verdi.
[5.21] Ey kavmim !
Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa
girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş
olursunuz.
[5.22] Onlar şu
cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan
çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz.
[5.23] Korkanların
içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi
şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir
girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır.
[5.24] "Ey Musa! Onlar
orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve
Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız" dediler.
[5.25] Musa: "Rabbim!
Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle,
bu yoldan çıkmış toplumun arasını ayır"
dedi.
[5.26] Allah,
"Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl
yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde
şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen,
yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi.
[5.27] Onlara, Adem'in iki
oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim
etmişlerdi de birisinden
[5.28] "Andolsun ki sen,
öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben
[5.29] "Ben istiyorum
ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip
ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte
budur."
[5.30] Nihayet nefsi onu,
kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de
kaybedenlerden oldu.
[5.31] Derken Allah,
kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek
için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş)
"Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı
ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine
yananlardan oldu.
[5.32] İşte bu
yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle
yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk
çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere)
bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her
kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi
olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra
da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
[5.33] Allah ve Resûlüne
karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya
çalışanların cezası ancak ya (acımadan)
öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının
çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu
onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette
de büyük azap vardır.
[5.34] Ancak, siz kendilerini
yenip ele geçirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok
bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
[5.35] Ey iman edenler!
Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki
kurtuluşa eresiniz.
[5.36] Şüphe yok ki
kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun yanında da bir o
kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak
için onu fidye verseler onlardan asla
[5.37] Ateşten
çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar
için devamlı bir azap vardır.
[5.38]
Hırsızlık
[5.39] Kim (bu) haksız
davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse
şüphesiz Allah onun tevbesini
[5.40] Bilmez misin ki,
göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir;
dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her
şeye hakkıyle kadirdir.
[5.41] Ey Resûl! Kalpleri
iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen
kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali)
seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve
[5.42] Hep yalana kulak
verir, durmadan haram yerler.
[5.43] İçinde
Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl
seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip
gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir.
[5.44] Biz, içinde
doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik.
Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi.
Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği
için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla
hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde
(Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun.
Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın.
Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar
kâfirlerin ta kendileridir.
[5.45] Tevrat'ta onlara
şöyle yazdık:
[5.46] Kendinden önce
gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri
üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve
ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı
tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere
İncil'i verdik.
[5.47] İncil'e
inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim
Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar
fâsıklardır.
[5.48]
[5.49] (
[5.50] Yoksa onlar
(İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan
bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim
vardır?
[5.51] Ey iman edenler!
Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin
dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden
onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler
topluluğuna yol göstermez.
[5.52] Kalblerinde
hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin
gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına
koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih,
yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri
şeyden dolayı pişman olacaklardır.
[5.53] (O zaman) iman
edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün
güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün
yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden
olmuşlardır.
[5.54] Ey iman edenler!
Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini
seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere
karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda
cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar
(hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın,
dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi
geniştir.
[5.55] Sizin dostunuz
(veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki
Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı
verirler.
[5.56] Kim Allah'ı,
Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar
şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.
[5.57] Ey iman edenler!
Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu
edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun;
[5.58] Namaza
çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence
konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir
toplum olmalarındandır.
[5.59] (Onlara)
şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve
daha önce indirilene inandığımız için mi bizden
hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış
kimselersiniz.
[5.60] De ki: Allah
katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi?
Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından
maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı
kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru
yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.
[5.61] Yanınıza
inkârla girip yine inkârla çıktıkları halde size geldiklerinde
"inandık" derler. Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir.
[5.62] Onlardan
birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede
yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne
kadar kötüdür!
[5.63] Din adamları ve
âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram
yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!
[5.64] Yahudiler,
Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay
dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis,
Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki
[5.65]
[5.66]
[5.67] Ey Resûl! Rabbinden
[5.68] "Ey Kitap ehli!
Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle
uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde
değilsinizdir" de. Rabbinden
[5.69] İman edenler ile
yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe
(gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar
üzülecek de değillerdir.
[5.70] Andolsun ki
İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve
onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin
arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını
yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
[5.71] Bir belâ olmayacak
zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini
[5.72] Andolsun ki
"Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir
olmuşlardır. Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları!
Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak
koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri
ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti.
[5.73] Andolsun "Allah,
üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek
Allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur.
[5.74] Hâla Allah'a tevbe
edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok
yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
[5.75] Meryem oğlu Mesîh
ancak bir resûldür. Ondan önce de (birçok) resûller gelip geçmiştir.
Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek
yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak
nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.
[5.76] De ki: Allah'ı
bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi
tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız
Allah'tır.
[5.77] De ki: Ey Kitap ehli!
Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan,
birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan
bir topluma uymayın.
[5.78]
İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu
İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri
ve sınırı aşmalarıdır.
[5.79] Onlar,
işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye
çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür!
[5.80] Onlardan çoğunun,
inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için
(ahiret hayatları için) önceden hazırladığı
şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde
devamlı kalıcıdırlar!
[5.81]