Part 8
[6.111]
[6.112] Böylece biz, her
peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık.
(Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler
fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık
onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
[6.113] Ahirete
inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın,
ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam
etsinler diye (böyle yaparlar).
[6.114] (De ki): Allah'dan
başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı
açık olarak indiren O'dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler,
Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu
bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!
[6.115] Rabbinin sözü,
doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır.
O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir,
bilendir.
[6.116] Yeryüzünde
bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan
saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz,
yalandan başka söz de söylemezler.
[6.117] Muhakkak ki senin
Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. O, doğru yolda
gidenleri de iyi bilendir.
[6.118] Allah'ın
âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak
kesilenlerden yeyin.
[6.119] Üzerine
Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa
Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız
dışında, haram kıldığı şeyleri size
açıklamıştır. Doğrusu bir çokları bilgisizce
kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki
Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.
[6.120] Günahın
açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü
günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka
çekeceklerdir.
[6.121] Üzerine
Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin.
Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına,
sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar.
[6.122] Ölü iken
dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir
ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp
ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! İşte
kâfirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir.
[6.123] Böylece biz, her
kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını
liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama
farkında olmazlar.
[6.124] Onlara bir âyet
geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de
verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler. Allah, peygamberliğini
kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, yapmakta
oldukları hilelere karşılık Allah tarafından
aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.
[6.125] Allah kimi doğru
yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak
isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır.
Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.
[6.126] Bu (din), Rabbinin
dosdoğru yoludur. Biz, öğüt alacak bir kavim için âyetleri
ayrıntılı olarak açıkladık.
[6.127] Rableri katında
onlara esenlik yurdu (cennet) vardır.Ve yapmakta oldukları (güzel)
işler sebebiyle Allah onların dostudur.
[6.128] Allah, onların
hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler
(şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok
uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan
dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve
bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da
buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî
kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet
sahibidir, bilendir.
[6.129] İşte
böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını
diğer bir kısmının peşine takarız.
[6.130] Ey cin ve insan
topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle
karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler
gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya
hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi
aleyhlerine şahitlik ettiler.
[6.131] Gerçek şu ki:
Halkı habersizken, Rabbin haksızlık ile ülkeleri helâk edici
değildir.
[6.132] Herkesin
yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Rabbin
onların yaptıklarından habersiz değildir.
[6.133] Rabbin zengindir,
rahmet sahibidir. Dilerse sizi yok eder ve sizi başka bir kavmin
zürriyetinden yarattığı gibi sizden sonra yerinize dilediği
bir kavmi yaratır.
[6.134] Size vadedilen
mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz.
[6.135] De ki: Ey kavmim!
Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın)
sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu
ki, zalimler iflah olmazlar.
[6.136] Allah'ın
yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp
zanlarınca, bu Allah'a, bu da ortaklarımıza
(putlarımıza) dediler. Ortakları için ayrılan Allah'a
ulaşmıyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına
ulaşıyor! Ne kötü hüküm veriyorlar?
[6.137] Bunun gibi
ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını
(kızlarını) öldürmeyi hoş gösterdi ki, hem
kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karıştırıp
bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Öyle ise onları
uydurdukları ile başbaşa bırak!
[6.138] Onlar saçma
düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için
ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır. Bunları bizim
dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da binilmesi
yasaklanmış hayvanlardır." Birtakım hayvanlar da
vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine
Allah'ın adını anmazlar. Yapmakta oldukları iftiraları
yüzünden Allah onları cezalandıracaktır.
[6.139] Dediler ki:
"Şu hayvanların karınlarında olanlar yalnız
erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haram
kılınmıştır. Şayet (yavru) ölü doğarsa,
o zaman (kadın erkek) hepsi onda ortaktır." Allah bu
değerlendirmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz ki O
hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
[6.140] Bilgisizlikleri
yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın
kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek
(kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana uğramışlardır.
Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da
değillerdir.
[6.141] Çardaklı
ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit
hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve
narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin.
Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve
sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri
sevmez.
[6.142] Hayvanlardan yük
taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları
yaratan O'dur. Allah'ın size verdiği rızıktan yeyin,
şeytanın ardına düşmeyin; şüphesiz o sizin için
apaçık bir düşmandır.
[6.143] (Dişi ve erkek
olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O,
bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti?
[6.144] Deveden de iki,
sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların
erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde
bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size
böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce
insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim
daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola
iletmez.
[6.145] De ki: Bana
vahyolunanda, leş veya akıtılmış
[6.146] Yahudilere bütün
tırnaklı hayvanları haram kıldık.
Sırtlarında yahut bağırsaklarında
taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar
hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını
da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz
cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.
[6.147]
[6.148] Putperestler
diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de
atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık."
Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri)
yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar. De ki: Yanınızda
bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan
başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.
[6.149] De ki: Kesin delil,
ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola
iletirdi.
[6.150] De ki: Allah
şunu yasak etti, diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin!
[6.151] De ki: Gelin
Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:
O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin,
fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de
onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin
açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın
yasakladığı cana haksız yere kıymayın!
İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp
anlarsınız.
[6.152] Rüşd
çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi
tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın.
Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz
söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli
olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice
düşünesiniz diye bunları emretti.
[6.153] Şüphesiz bu,
benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın.
Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte
sakınmanız için Allah size bunları emretti.
[6.154] Sonra iyilik edenlere
nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve
rahmet etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik.
Umulur ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.
[6.155] İşte bu
(Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve
Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.
[6.156] "Kitap,
yalnız bizden önceki iki topluluğa (hıristiyanlara ve
yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten
habersizdik" demeyesiniz diye;
[6.157] Yahut "Bize de
kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk"
demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de Rabbinizden
açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın âyetlerini
yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz
çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle
cezalandıracağız.
[6.158] Onlar ancak
kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin
bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği
gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır
kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda
sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!
[6.159] Dinlerini parça parça
edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.
Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah
onlara yaptıklarını bildirecektir.
[6.160] Kim (Allah huzuruna)
iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de
kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle
cezalandırılır. Onlar haksızlığa
uğratılmazlar.
[6.161] De ki: Şüphesiz
Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen
İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.
[6.162] De ki: Şüphesiz
benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin
Rabbi Allah içindir.
[6.163] O'nun
ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların
ilkiyim.
[6.164] De ki: Allah her
şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım?
Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu
başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz
Rabbinizedir. Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz
gerçeği size haber verecektir.
[6.165] Sizi yeryüzünün
halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için
kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin,
cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan
merhamet edendir.
Âraf Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[7.1] Elif. Lâm. Mîm. Sâd.
[7.2] (Bu), kendisiyle
insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için
[7.3] Rabbinizden size
indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp da başka dostların
peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
[7.4] Nice memleketler var ki
biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz
istirahat ederlerken geldi.
[7.5] Azabımız
onlara geldiğinde çağırışları, "Biz
gerçekten zalim kişilermişiz" demelerinden başka bir
şey olmadı.
[7.6] Elbette kendilerine
peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de
mutlaka sorguya çekeceğiz!
[7.7] Ve onlara (olup
bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak
değiliz.
[7.8] O gün tartı
haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse,
işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
[7.9] Kimin de
tartıları hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize
karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini
ziyana sokanlardır.
[7.10] Doğrusu biz sizi
yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne
kadar da az şükrediyorsunuz!
[7.11] Andolsun sizi
yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e
secde edin! diye emrettik. İblis'in dışındakiler secde
ettiler. O secde edenlerden olmadı.
[7.12] Allah buyurdu: Ben
[7.13] Allah: Öyle ise,
"İn oradan!" Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir.
Çık! çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu.
[7.14] İblis: Bana,
(insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi.
[7.15] Allah: Haydi, sen
mühlet verilenlerdensin, buyurdu.
[7.16] İblis dedi ki:
Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben
de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne
oturacağım.
[7.17] "Sonra elbette
onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından,
sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını
şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi.
[7.18] Allah buyurdu: Haydi,
yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan
kim
[7.19] (Allah buyurdu ki) :
Ey Adem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yeyin.
Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz.
[7.20] Derken şeytan,
birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için
onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek
olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
[7.21] Ve onlara: Ben
gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
[7.22] Böylece
onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini
tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet
yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri
onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan
size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti.
[7.23] (Adem ile eşi)
dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik.
[7.24] Allah: Birbirinize
düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme
ve faydalanma vardır, buyurdu.
[7.25] "Orada
yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve orada (diriltilip)
çıkarılacaksınız" dedi.
[7.26] Ey Adem
oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek
elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o daha
hayırlıdır. Bunlar Allah'ın âyetlerindendir. Belki
düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).
[7.27] Ey Âdem
oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini
kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten
çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve
yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi
görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların
dostları kıldık.
[7.28] Onlar bir kötülük
yaptıkları zaman: "Babalarımızı bu yolda bulduk.
Allah da bize bunu emretti" derler. De ki: Allah kötülüğü
emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
[7.29] De ki: Rabbim adaleti
emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini
yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi
yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz.
[7.30] O, bir gurubu
doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu.
Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları
kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda
olduklarını sanıyorlar.
[7.31] Ey Adem
oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin;
yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.
[7.32] De ki: Allah'ın
kulları için yarattığı süsü ve temiz
rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya
hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir.
İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle
açıklıyoruz.
[7.33] De ki: Rabbim ancak
açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere
sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil
indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah
hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram
kılmıştır.
[7.34] Her ümmetin bir eceli
vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri
gidebilirler.
[7.35] Ey Adem
oğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler
gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini
ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
[7.36] Ayetlerimizi
yalanlayanlar ve büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar
ateş ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
[7.37] Allah'a iftira
[7.38] Allah buyuracak ki:
"Sizden önce geçmiş cin ve insan toplulukları arasında
siz de ateşe girin!" Her ümmet girdikçe yoldaşlarına lânet
edecekler. Hepsi birbiri ardından orada (cehennemde) toplanınca,
sonrakiler öncekiler için, "Ey Rabbimiz! Bizi işte bunlar
saptırdılar! Onun için onlara ateşten bir kat daha fazla azap
ver!" diyecekler. Allah da: Zaten herkes için bir kat daha fazla azap
vardır, fakat siz bilmezsiniz, diyecektir.
[7.39] Öncekiler de
sonrakilere derler ki: Sizin bize bir üstünlüğünüz yok. O halde siz de
yaptıklarınıza karşılık azabı tadın!
[7.40] Bizim âyetlerimizi
yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya,
işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve
iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir!
Suçluları işte böyle cezalandırırız!
[7.41] Onlar için cehennem
ateşinden döşekler, üstlerine de örtüler vardır.
İşte zalimleri böyle cezalandırırız!
[7.42] İnanıp da
iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife
yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
[7.43] (Cennette)
onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne
varsa hepsini çıkarıp atarız. Ve onlar derler ki:
"Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah
bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak
değildik. Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği
getirmişler." Onlara: İşte size cennet; yapmış
olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız
diye seslenilir.
[7.44] Cennet ehli cehennem
ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin
size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. "Evet!"
derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti
zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır.
[7.45] Onlar, Allah yolundan
alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Onlar ahireti de
inkâr edenlerdir.
[7.46] İki taraf
(cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de
herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz
cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm
size!" diye seslenirler.
[7.47] Gözleri cehennem
ehli tarafına döndürülünce de: Ey Rabbimiz! Bizi zalimler
topluluğu ile beraber bulundurma! derler.
[7.48] (Yine) A'râf ehli
simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek
derler ki: "Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük
size hiçbir yarar sağlamadı.
[7.49] Allah'ın,
kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz
kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin
cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz"
(derler).
[7.50] Cehennem ehli, cennet
ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan
biraz da bize verin! diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları kâfirlere
haram kılmıştır, derler.
[7.51] O kâfirler ki,
dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları
aldattı. Onlar, bu günleri ile karşılaşacaklarını
unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bugün
onları unuturuz.
[7.52] Gerçekten onlara,
inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere
açıkladığımız bir kitap getirdik.
[7.53] (Fakat onlar), Onun
tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber
verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden
onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği
getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var
mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz
mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden
başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık
ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti.
[7.54] Şüphesiz ki
Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ
[7.55] Rabbinize yalvara
yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.
[7.56] Islah edilmesinden
sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak
dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok
yakındır.
[7.57] Rüzgârları
rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o
rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete
sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler
çıkarırız. İşte ölüleri de böyle
çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.
[7.58] Rabbinin izniyle güzel
memleketin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız
bitkiden başka birşey çıkmaz. İşte biz, şükreden
bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz.
[7.59] Andolsun ki Nuh'u elçi
olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin
ondan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek
büyük bir günün azabından korkuyorum.
[7.60] Kavminden ileri gelenler
dediler ki: Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde
görüyoruz!
[7.61] Dedi ki: "Ey
kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, âlemlerin
Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim.
[7.62] Size Rabbimin
vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin
bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum.
[7.63] (Allah'ın
azabından) sakınıp da rahmete nâil olmanız ümidiyle,
içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap)
gelmesine şaştınız mı?"
[7.64] Onu yalanladılar,
biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık,
âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar
kör bir kavim idiler.
[7.65] Ad kavmine de
kardeşleri Hûd'u (gönderdik). O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a
kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Hâla
sakınmayacak mısınız?"
[7.66] Kavminden ileri gelen
kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz
ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz.
[7.67] "Ey kavmim! dedi,
ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği
bir elçiyim.
[7.68] Size Rabbimin
vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir
öğütçüyüm.
[7.69] Sizi uyarmak için
içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap)
gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh
kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi
onlardan üstün kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini
hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz."
[7.70] Dediler ki: Sen bize
tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta
olduklarını bırakmamız için mi geldin?
[7.71] (Hûd) dedi ki:
"Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım
inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği,
sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler
hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse,
şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"
[7.72] Onu ve onunla beraber
olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da
iman etmeyenlerin kökünü kestik.
[7.73] Semûd kavmine de
kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk
edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden
açık bir delil gelmiştir. O da, size bir mucize olarak Allah'ın
şu devesidir. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin,
(içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar.
[7.74] Düşünün ki,
(Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi. Ve yeryüzünde sizi
yerleştirdi: Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz,
dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini
hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak
karışıklık çıkarmayın.
[7.75] Kavminin ileri
gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen
inananlara dediler ki: Siz Salih'in, Rabbi tarafından
gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz onunla ne
gönderilmişse ona inananlarız, dediler.
[7.76] Büyüklük taslayanlar
dediler ki: "Biz de sizin inandığınızı inkâr
edenleriz."
[7.77] Derken o dişi
deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden
dışarı çıktılar da: Ey Salih!
[7.78] Bunun üzerine
onlarrı o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında
diz üstü dona kaldılar.
[7.79] Salih o zaman onlardan
yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin
vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz
öğüt verenleri sevmiyorsunuz.
[7.80] Lût'u da (peygamber
gönderdik). Kavmine dedi ki: "Sizden önceki milletlerden
hiçbirinin yapmadığı fuhuşu mu yapıyorsunuz?
[7.81] Çünkü siz,
şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle
erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz taşkın bir
milletsiniz."
[7.82] Kavminin cevabı:
Onları (Lût'u ve taraftarlarını) memleketinizden
çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış!
demelerinden başka bir şey olmadı.
[7.83] Biz de onu ve
karısından başka aile efradını kurtardık; çünkü
karısı geride kalanlardan (kâfirlerden) idi.
[7.84] Ve üzerlerine
(taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların
sonu nasıl oldu!
[7.85] Medyen'e de
kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a
kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden
açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı
tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin.
Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.
[7.86] Tehdit ederek,
inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek
isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki
siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların
sonu nasıl olmuştur!
[7.87]