Mâide Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[5.1] Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere
(aşağıda) size okunacaklar dışında kalan
hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah
dilediğine hükmeder.
[5.2] Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya,
(Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin
lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş
kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i
Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı
beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik
ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde
yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine
yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü
Allah'ın cezası çetindir.
[5.3] Leş,
[5.4] Kendileri için nelerin
helâl kılındığını
[5.5] Bugün size temiz ve iyi
şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap
verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir,
sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli
olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli
kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina
etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere)
inanmayı
[5.6] Ey iman edenler! Namaz
kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize
kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip, topuklara kadar
ayaklarınızı yıkayın.
[5.7] Allah'ın size olan
nimetini, "Duyduk ve
[5.8] Ey iman edenler! Allah
için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik
[5.9] Allah, iman
[5.10] İnkâr
[5.11] Ey iman edenler! Allah'ın
size olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya
yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti.
Allah'tan korkun ve müminler yalnızca Allah'a güvensinler.
[5.12] Andolsun ki Allah,
İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak)
içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara
şöyle demişti: Ben sizinle beraberim.
[5.13] Sözlerini
bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini
katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini
değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine
öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü
de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik
görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme.
Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.
[5.14] "Biz
hıristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini
almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen
öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü
unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve
kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber
verecektir.
[5.15] Ey ehl-i kitap !
Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi
açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size
Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.
[5.16]
Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına
götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan
aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.
[5.17] "Şüphesiz
Allah, Meryem oğlu Mesîh'dir" diyenler andolsun ki kâfir
olmuşlardır. De ki: Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesîh'i,
anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim
bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)!
Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a
aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam
manasıyle kadirdir.
[5.18] Yahudiler ve
hıristiyanlar "Biz Allah'ın oğulları ve
sevgilileriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan
dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun
yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini
bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve
ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda
dönüş de ancak O'nadır.
[5.19] Ey ehl-i kitap!
Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi.
Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir
müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size
müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye
hakkıyle kadirdir.
[5.20] Bir zamanlar Musa,
kavmine şöyle demişti: Ey kavmim! Allah'ın size
(lütfettiği) nimetini hatırlayın; zira O, içinizden peygamberler
çıkardı ve sizi hükümdarlar kıldı. Alemlerde hiçbir kimseye
vermediğini size verdi.
[5.21] Ey kavmim !
Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa
girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa kaybederek dönmüş
olursunuz.
[5.22] Onlar şu
cevabı verdiler: Yâ Musa! Orada zorba bir toplum var; onlar oradan
çıkmadıkça biz oraya asla girmeyeceğiz.
[5.23] Korkanların
içinden Allah'ın kendilerine lütufda bulunduğu iki kişi
şöyle dedi: Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir
girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır.
[5.24] "Ey Musa! Onlar
orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz; şu halde, sen ve
Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız" dediler.
[5.25] Musa: "Rabbim!
Ben kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum;
bizimle, bu yoldan çıkmış toplumun arasını
ayır" dedi.
[5.26] Allah,
"Öyleyse orası (arz-ı mukaddes) onlara kırk yıl
yasaklanmıştır; (bu müddet içinde) yeryüzünde
şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık sen,
yoldan çıkmış toplum için üzülme" dedi.
[5.27] Onlara, Adem'in iki
oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim
etmişlerdi de birisinden
[5.28] "Andolsun ki sen,
öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben
[5.29] "Ben istiyorum
ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip
ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte
budur."
[5.30] Nihayet nefsi onu,
kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de
kaybedenlerden oldu.
[5.31] Derken Allah,
kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek
için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş)
"Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı
ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine
yananlardan oldu.
[5.32] İşte bu
yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle
yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk
çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere)
bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her
kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi
olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra
da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
[5.33] Allah ve Resûlüne
karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya
çalışanların cezası ancak ya (acımadan)
öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının
çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu
onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette
de büyük azap vardır.
[5.34] Ancak, siz kendilerini
yenip ele geçirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah çok
bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
[5.35] Ey iman edenler!
Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki
kurtuluşa eresiniz.
[5.36] Şüphe yok ki
kâfir olanlar, yer yüzündeki her şey ve bunun yanında da bir o
kadarı kendilerinin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak
için onu fidye verseler onlardan asla
[5.37] Ateşten
çıkmak isterler, fakat onlar oradan çıkacak değillerdir. Onlar
için devamlı bir azap vardır.
[5.38]
Hırsızlık
[5.39] Kim (bu) haksız
davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse
şüphesiz Allah onun tevbesini
[5.40] Bilmez misin ki,
göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir;
dilediğine azap eder ve dilediğini bağışlar. Allah her
şeye hakkıyle kadirdir.
[5.41] Ey Resûl! Kalpleri
iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık"
diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın
hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve
[5.42] Hep yalana kulak
verir, durmadan haram yerler.
[5.43] İçinde
Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde nasıl
seni hakem kılıyorlar da sonra, bunun arkasından yüz çevirip
gidiyorlar? Onlar inanmış kimseler değildir.
[5.44] Biz, içinde
doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik.
Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi.
Allah'ın Kitab'ını korumaları kendilerinden istendiği
için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla
hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde
(Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun.
Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın.
Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar
kâfirlerin ta kendileridir.
[5.45] Tevrat'ta onlara
şöyle yazdık:
[5.46] Kendinden önce
gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri
üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve
ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı
tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere
İncil'i verdik.
[5.47] İncil'e
inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler. Kim
Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar
fâsıklardır.
[5.48]
[5.49] (
[5.50] Yoksa onlar
(İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan
bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim
vardır?
[5.51] Ey iman edenler!
Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin
dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden
onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler
topluluğuna yol göstermez.
[5.52] Kalblerinde
hastalık bulunanların: "Başımıza bir felâketin
gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına
koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih,
yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri
şeyden dolayı pişman olacaklardır.
[5.53] (O zaman) iman
edenler: "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün
güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün
yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden
olmuşlardır.
[5.54] Ey iman edenler!
Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini
seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere
karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda
cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar
(hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın,
dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi
geniştir.
[5.55] Sizin dostunuz
(veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki
Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı
verirler.
[5.56] Kim Allah'ı,
Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar
şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.
[5.57] Ey iman edenler!
Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri
ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun;
[5.58] Namaza
çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence
konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir
toplum olmalarındandır.
[5.59] (Onlara)
şöyle de: Ey kitap ehli! Yalnızca Allah'a, bize indirilene ve
daha önce indirilene inandığımız için mi bizden
hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmış
kimselersiniz.
[5.60] De ki: Allah
katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi?
Allah'ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından
maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı
kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve
doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.
[5.61] Yanınıza
inkârla girip yine inkârla çıktıkları halde size geldiklerinde
"inandık" derler. Allah gizlediklerini daha iyi bilmektedir.
[5.62] Onlardan
birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede
yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne
kadar kötüdür!
[5.63] Din adamları ve
âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram
yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!
[5.64] Yahudiler,
Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay
dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis,
Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki
[5.65]
[5.66]
[5.67] Ey Resûl! Rabbinden
[5.68] "Ey Kitap ehli!
Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle
uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde
değilsinizdir" de. Rabbinden
[5.69] İman edenler ile
yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe
(gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur;
onlar üzülecek de değillerdir.
[5.70] Andolsun ki
İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve
onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin
arzu etmediğini (ilâhî hükümleri) getirdi ise bir kısmını
yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
[5.71] Bir belâ olmayacak
zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini
[5.72] Andolsun ki
"Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir
olmuşlardır. Halbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları!
Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak
koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri
ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti.
[5.73] Andolsun "Allah,
üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek
Allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur.
[5.74] Hâla Allah'a tevbe
edip O'ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok
yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
[5.75] Meryem oğlu Mesîh
ancak bir resûldür. Ondan önce de (birçok) resûller gelip geçmiştir.
Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek
yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak
nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar.
[5.76] De ki: Allah'ı
bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi
tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız
Allah'tır.
[5.77] De ki: Ey Kitap ehli!
Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan,
birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan
bir topluma uymayın.
[5.78]
İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu
İsa diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, söz dinlememeleri
ve sınırı aşmalarıdır.
[5.79] Onlar,
işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye
çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür!
[5.80] Onlardan çoğunun,
inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için
(ahiret hayatları için) önceden hazırladığı
şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde
devamlı kalıcıdırlar!
[5.81]
[5.82] İnsanlar
içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en
şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları
bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en
yakın olarak da "Biz hıristiyanlarız" diyenleri
bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve
râhipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.
[5.83] Resûle indirileni
duydukları zaman,
[5.84] "Rabbimizin bizi
iyiler arasına katmasını umup dururken niçin Allah'a ve bize
gelen gerçeğe iman etmeyelim?"
[5.85] Söyledikleri (bu)
sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere,
zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket
edenlerin mükâfatı işte budur.
[5.86] İnkâr
[5.87] Ey iman edenler!
Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri
(siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı
aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.
[5.88] Allah'ın size
helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine
iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun.
[5.89] Allah,
kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren
yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek
yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar.
Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on
fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat
etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin
ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi
koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur
ki şükredersiniz!
[5.90] Ey iman edenler!
Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları
birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa
eresiniz.
[5.91] Şeytan içki ve
kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi,
Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan)
vazgeçtiniz değil mi?
[5.92] Allah'a itaat edin,
Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının.
[5.93] İman
[5.94] Ey iman edenler! Allah
sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir
avlanma ile (onu yasak ederek) dener ki gizlide (kimsenin görmediği
yerde, gerçekten) kendisinden kimin korktuğu ortaya çıksın. Kim
bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı bir azap
vardır.
[5.95] Ey iman edenler!
İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten
öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır.
(Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki
kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut
(avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffârettir,
yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin
cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir.
Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan
karşılığını alır. Allah daima galiptir,
öç alandır.
[5.96] Hem size hem de
yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve
onu yemek size helâl kılındı. İhramlı olduğunuz
müddetçe kara avı size haram kılındı. Huzuruna
toplanacağınız Allah'tan korkun.
[5.97] Allah, Kâbe'yi, o
saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve
(kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi
yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı.
Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve
Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp)
bilmeniz içindir.
[5.98] Biliniz ki
Allah'ın cezalandırması çetindir ve yine Allah'ın
bağışlaması ve esirgemesi sınırsızdır.
[5.99] Resûle düşen
(vazife), ancak duyurmadır. Allah
açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.
[5.100] De ki: Pis ve
kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu
tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir).
Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa
eresiniz.
[5.101] Ey iman edenler!
Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın.
Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size
açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah
onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş
çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır,
aceleci değildir.
[5.102] Sizden önce de
bir toplum onları sormuş, sonra da bunları inkâr eder
olmuştu.
[5.103] Allah bahîra, sâibe,
vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır.
Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların
çoğunun da kafaları çalışmaz.
[5.104] Onlara,
"Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği
vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize
yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol
üzerinde bulunmuyor iseler de mi? l
[5.105] Ey iman edenler! Siz
kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar
veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size
yaptıklarınızı bildirecektir.
[5.106] Ey iman edenler!
Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki
adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken
başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan,
başka iki kişi (şahit olsun).
[5.107] Bu şahitlerin
(sonradan yalan söyleyerek) bir günah kazandıkları
anlaşılırsa, (şahitlerin) haklarına tecavüz
ettiği ölüye daha yakın olan (mirasçılardan) iki kişi
onların yerini alır ve "Andolsun ki bizim şahitliğimiz
onların şahitliğinden daha gerçektir ve biz (kimsenin
hakkına) tecavüz etmedik, aksi takdirde biz, elbette zalimlerden
oluruz" diye Allah'a yemin ederler.
[5.108] Bu (usul),
şahitliği gerektiği şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden
sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından) reddedilmesinden
korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur. Allah'tan korkun
ve (O'nu) dinleyin. Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna
rehberlik etmez.
[5.109] Allah'ın
peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği
gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle
bilen ancak sensin" diyeceklerdir.
[5.110] Allah o zaman
şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa!
[5.111] Hani havârîlere,
"Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar
(da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler
(müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi.
[5.112] Hani havârîler
"Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten,
donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O,
"İman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun"
cevabını verınişti.
[5.113] Onlar "Ondan
yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini
(kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler
olalım istiyoruz" demişlerdi.
[5.114] Meryem oğlu
İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir
ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet
(mucize) olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık
verenlerin en hayırlısısın.
[5.115] Allah da
şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama
bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye
etmediğim azabı ona edeceğim!
[5.116] Allah: Ey Meryem
oğlu İsa! İnsanlara, "
[5.117] Ben onlara, ancak
bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan
Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar
üzerine kontrolcü idim.
[5.118]
[5.119] (Bu konuşmadan
sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara,
doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî
kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah
onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı
olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
[5.120] Göklerin, yerin
ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır, O, her şeye
hakkıyle kadirdir.