En'am Sûresi
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm
[6.1] Hamd, gökleri ve
yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var
[6.2] Sizi bir çamurdan yaratan,
sonra ölüm zamanını takdir
[6.3] O, göklerde ve
yerde tek Allah'tır. Gizlinizi, açığınızı bilir.
(Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir.
[6.4] Rablerinin âyetlerinden
onlara (kâfirlere) bir âyet gelmeyedursun, o âyetlerden ille de yüz çevirirler.
[6.5] Gerçekten onlar,
kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamışlardı. Fakat
yakında onlara alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir.
[6.6] Görmediler mi ki,
onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları
kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar
indirip evlerinin altından ırmaklar
akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz
onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından
başka nesiller yarattık.
[6.7]
[6.8] Muhammed'e
(görebileceğimiz) bir melek indirilseydi ya! dediler.
[6.9]
[6.10] Senden önceki
peygamberlerle de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay
ettikleri şey (azap) kuşatıvermişti.
[6.11] De ki: Yeryüzünde
dolaşın, sonra (peygamberleri) yalanlayanların sonunun
nasıl olduğuna bakın!
[6.12] (Onlara) Göklerde
ve yerde olanlar kimindir? diye sor. "Allah'ındır" de. O,
merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı. Sizi,
varlığında şüphe olmayan kıyamet gününde elbette
toplayacaktır. Kendilerini ziyana sokanlar var ya işte onlar
inanmazlar.
[6.13] Gecede ve gündüzde
barınan her şey O'nundur. O her şeyi işitendir, bilendir.
[6.14] De ki: Gökleri ve
yeri yoktan var
[6.15] De ki: Ben, Rabbim'e
isyan edersem gerçekten büyük bir günün (kıyametin) azabından
korkarım.
[6.16] O gün kim azaptan
kurtarılırsa, gerçekten Allah onu esirgemiştir. İşte
apaçık kurtuluş budur.
[6.17] Eğer Allah seni
bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve
[6.18] O,
kullarının üstünde her türlü tasarrufa sahiptir. O, hüküm ve hikmet
sahibidir, herşeyden haberdardır.
[6.19] De ki: Hangi şey
şahadetçe en büyüktür? De ki: (Hak peygamber olduğuma dair) benimle
sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve
ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu. Yoksa siz, Allah
ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi
ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem." "O ancak bir
tek Allah'tır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden
kesinlikle uzağım" de.
[6.20] Kendilerine kitap
verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını
tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var
ya, işte onlar inanmazlar.
[6.21] Yalan sözlerle
Allah'a iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir!
Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!
[6.22] Unutma o günü ki-
onları hep birden toplayacağız; sonra da, Allah'a ortak
koşanlara: Nerede boş yere davasını güttüğünüz
ortaklarınız? diyeceğiz.
[6.23] Sonra onların
mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakkı için biz ortak koşanlar
olmadık!" demekten başka bir şey olmadı.
[6.24] Gör ki, kendi
aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye)
uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!
[6.25] Onlardan seni
(okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu
anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler,
kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi
görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kâfirler
[6.26] Onlar, hem
insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeye
çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa
onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler.
[6.27] Onların
ateşin karşısında durdurulup "Ah, keşke dünyaya
geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve
inananlardan olsak!" dediklerini bir görsen !..
[6.28] Hayır! Daha
önce gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine
göründü.
[6.29] Onlar, hayat ancak bu
dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek
değiliz, demişlerdi.
[6.30] Rablerinin huzuruna
getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah: Bu (yeniden
dirilme olayı), hak değil miymiş? diyecek. Onlar da
"Rabbimize andolsun ki evet!" diyecekler. Allah da, Öyle ise
inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın! diyecek.
[6.31] Allah'ın huzuruna
çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana
uğramıştır. Nihayet onlara Kıyamet vakti
ansızın gelip çatınca, onlar, günahlarını
sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: "Dünyada iyi amelleri
terketmemizden dolayı vah bize!" Dikkat edin, yüklendikleri şey
ne kötüdür!
[6.32] Dünya hayatı bir
oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar
için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl
erdiremiyor musunuz?
[6.33] Onların
söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz.
Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça
Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
[6.34] Andolsun ki senden
önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar,
yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda
yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini
(kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur.
Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı
[6.35]
[6.36] Ancak (samimiyetle)
dinleyenler daveti
[6.37] O'na Rabbinden bir
mucize indirilseydi ya! dediler. De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye
kadirdir. Fakat onların çoğu bilmezler.
[6.38] Yeryüzünde yürüyen
hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa
hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi
eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna
getirilecekler.
[6.39] Ayetlerimizi
yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve
dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır,
dilediği kimseyi de doğru yola iletir.
[6.40] De ki: Ne dersiniz;
size Allah'ın azabı gelse veya o kıyamet gelip çatıverse
size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız?
Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)!
[6.41] Bilâkis yalnız
Allah'a yalvarırsınız. O da (kaldırılması için)
kendisine yalvardığınız belâyı dilerse
kaldırır; ve siz ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
[6.42] Andolsun ki, senden
önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun
eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara
uğrattık.
[6.43] Hiç olmazsa, onlara bu
şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat
kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara
yaptıklarını câzip gösterdi.
[6.44] Kendilerine
yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş
olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp)
üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet
kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman
onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini
yitirdiler.
[6.45] Böylece zulmeden
toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
(Allah'ın verdiği nimete şükredecekleri yerde nankörlük
ettiler, böylece kendilerine zulmettiler. Yüce Allah da yeryüzünü
onların zulüm ve küfürlerinden temizlemek için onları helâk etti.)
[6.46] De ki: Ne dersiniz;
[6.47] De ki: Söyler
misiniz; size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça
gelirse, zalim toplumdan başkası mı helâk olur?
[6.48] Biz, peygamberleri
ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder
ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar üzüntü de çekmeyecekler.
[6.49] Âyetlerimizi
yalanlayanlara gelince, yoldan çıkmalarından dolayı onlar azap
çekeceklerdir.
[6.50] De ki: Ben size,
Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı
da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana
vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç
düşünmez misiniz?
[6.51] Rablerinin huzurunda
toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için
Rablerinden başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki
sakınırlar.
[6.52] Rablerinin
rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları
kovma! Onların hesabından
[6.53] "Aramızdan
Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar
mı!" demeleri için onların bir kısmını
diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri
daha iyi bilmez mi?
[6.54] Ayetlerimize inananlar
[6.55] Böylece suçluların
yolu belli olsun diye âyetleri iyice açıklıyoruz.
[6.56] De ki: Allah'ın
dışında taptığınız şeylere tapmak bana
yasak edildi. De ki: Ben sizin arzularınıza uymam, aksi halde
sapıtırım da hidayete erenlerden olmam.
[6.57] De ki: Şüphesiz
ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu
yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim
yanımda değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı
anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en
hayırlısıdır.
[6.58] De ki : Acele
istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin
aranızda iş bitirilmişti. Allah zalimleri daha iyi bilir.
[6.59] Gaybın
anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan
başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi
dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin
karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne
varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.
[6.60] Geceleyin sizi
öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi
bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten
(uyandıran) O'dur. Sonra dönüşünüz yine O'nadır. Sonunda O,
yaptıklarınızı size haber verecektir.
[6.61] O,
kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size
koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz
(görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede
kusur etmezler.
[6.62] Sonra insanlar gerçek
sahipleri olan Allah'a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız
O'nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur.
[6.63] De ki: Karanın ve
denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki?
(O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "
[6.64] De ki: Ondan ve bütün
sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Sonra siz yine O'na
ortak koşarsınız.
[6.65] De ki:
"Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya
ayaklarınızın altından (yerden) bir azap
göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin
hıncını tattırmaya gücü yeter." Bak, anlasınlar
diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
[6.66] Kur'an hak olduğu
halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim.
[6.67] Her haberin
gerçekleşeceği bir zaman vardır. Yakında siz de
gerçeği bileceksiniz.
[6.68] Ayetlerimiz
hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde,
onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur.
[6.69] Takvâ sahiplerine,
inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki
korunurlar diye hatırlatmak gerekir.
[6.70] Dinlerini bir oyuncak
ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının
aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak!
Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması
için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost
vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak
verse, yine de ondan
[6.71] De ki: Allah'ı
bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi
tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların
saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek
istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! " diye
doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse
gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı
döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta
kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir.
[6.72] "Namazı
dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun" (diye de emredildik).
O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tır.
[6.73] O, gökleri ve
yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. "Ol!" dediği gün
herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de
hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O,
hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.
[6.74] İbrahim,
babası Âzer'e: Birtakım putları tanrılar mı
ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir
sapıklık içinde görüyorum, demişti.
[6.75] Böylece biz,
kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin
melekûtunu gösteriyorduk.
[6.76] Gecenin
karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü,
Rabbim budur, dedi. Yıldız batınca, batanları sevmem, dedi.
[6.77] Ay'ı
doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana
doğru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum,
dedi.
[6.78] Güneşi
doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da
batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak
koştuğunuz şeylerden uzağım.
[6.79] Ben hanîf olarak,
yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden
değilim.
[6.80] Kavmi onunla
tartışmaya girişti. Onlara dedi ki:
[6.81] Siz, Allah'ın
size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak
koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden
nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki guruptan
hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?"
[6.82] İnanıp da
imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var
ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu
bulanlardır.
[6.83] İşte bu,
kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz
dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin
Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir.
[6.84] Biz O'na İshak ve
(İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de
doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u,
Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola
iletmiştik; Biz iyi davrananları işte böyle
mükâfatlandırırız.
[6.85] Zekeriyya, Yahya,
İsa ve İlyas'ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de
iyilerden idi.
[6.86] İsmail, Elyesa',
Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.
[6.87] Onların
babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden
bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin
kıldık ve doğru yola ilettik.
[6.88] İşte bu,
Allah'ın hidayetidir, kullarından dilediğini ona iletir.
[6.89] İşte onlar,
kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir.
[6.90] İşte o
peygamberler Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların
yoluna uy. De ki: Ben buna (peygamberlik görevime) karşılık
sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an) âlemler için ancak bir öğüttür.
[6.91] (Yahudiler)
Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü "Allah
hiçbir beşere bir şey indirmedi" dediler. De ki: Öyle ise
Musa'nın insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı
kim indirdi? Siz onu kâğıtlara yazıp (istediğinizi)
açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de
atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size
öğretilmiştir. (Resûlüm) sen "Allah" de, sonra onlan
bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar!
[6.92] Bu (Kur'an),
Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için
[6.93] Allah'a
karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey
vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de
Allah'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim"
diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu)
dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara:
"Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı
gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı
kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık
azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken
onların halini bir görsen!
[6.94] Andolsun ki, sizi ilk
defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve
(dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda
bırakacaksınız. Yaratılışınızda
ortaklarımız sandığınız
şefaatçılarınızı da yanınızda
göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve
(tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup
gitmiştir.
[6.95] Şüphesiz Allah,
tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran,
diriden de ölüyü çıkarandır. İşte Allah budur. O halde
(haktan) nasıl dönersiniz!
[6.96] O, sabahı
aydınlatandır. O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı
(vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır.
İşte bu, azîz olan (ve her şeyi) pek iyi bilen Allah'ın
takdiridir.
[6.97] O, kara ve denizin
karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için
yıldızları yaratandır. Gerçekten biz, bilen bir toplum için
âyetleri geniş geniş açıkladık.
[6.98] O, sizi bir tek nefisten
(Âdem'den) yaratandır. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet
olarak konulacağınız yer vardır. Anlayan bir toplum için
âyetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık.
[6.99] O, gökten su
indirendir. İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden
de kendisinde üstüste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşillik;
hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar; üzüm bağları;
bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen
zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik. Meyve verirken ve
olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın!
Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.
[6.100] Cinleri Allah'a ortak
koştular. Oysa ki onları da Allah yaratmıştı.
Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar yakıştırdılar.
Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir.
[6.101] O, göklerin ve
yerin eşsiz yaratıcısıdır. O'nun eşi
olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir! Her şeyi O
yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur.
[6.102] İşte
Rabbiniz Allah O'dur. O'ndan başka tanrı yoktur. O, her şeyin
yaratıcısıdır. Öyle ise O'na kulluk edin, O her
şeye vekildir (güvenilip dayanılacak tek varlık O'dur).
[6.103] Gözler O'nu
göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi
bilen, her şeyden haberdar olandır.
[6.104] (Doğrusu) size
Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir.
Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör
olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim.
[6.105] Böylece biz
âyetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders
almışsın" desinler de biz de anlayan toplum için
Kur'an'ı iyice açıklayalım.
[6.106] Rabbinden
[6.107] Allah dileseydi,
onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi
kılmadık. Sen onların vekili de değilsin.
[6.108] Allah'tan
başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da
bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi
işlerini câzip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir.
Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.
[6.109] Kendilerine bir
mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair kuvvetli bir şekilde
Allah'a andiçtiler. De ki: Mucizeler ancak Allah katındandır. Ama
mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında
mısınız?
[6.110] Yine O'na iman
etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini
ters çeviririz. Ve onları şaşkın olarak
azgınlıkları içerisinde bırakırız.
[6.111]
[6.112] Böylece biz, her
peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman
kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı
sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı.
Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa
bırak.
[6.113] Ahirete
inanmayanların kalpleri ona (yaldızlı söze) kansın,
ondan hoşlansınlar ve işledikleri suçu işlemeye devam
etsinler diye (böyle yaparlar).
[6.114] (De ki): Allah'dan
başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı
açık olarak indiren O'dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler,
Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu
bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma!
[6.115] Rabbinin sözü,
doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır.
O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir,
bilendir.
[6.116] Yeryüzünde
bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan
saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz,
yalandan başka söz de söylemezler.
[6.117] Muhakkak ki senin
Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. O, doğru yolda
gidenleri de iyi bilendir.
[6.118] Allah'ın
âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak
kesilenlerden yeyin.
[6.119] Üzerine
Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah,
çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında,
haram kıldığı şeyleri size
açıklamıştır. Doğrusu bir çokları bilgisizce
kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki
Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.
[6.120] Günahın
açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü
günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka
çekeceklerdir.
[6.121] Üzerine
Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin.
Kuşkusuz bu büyük günahtır. Gerçekten şeytanlar dostlarına,
sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar.
[6.122] Ölü iken
dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir
ışık verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp
ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu! İşte
kâfirlere yaptıkları böyle süslü gösterilmiştir.
[6.123] Böylece biz, her
kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını
liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama
farkında olmazlar.
[6.124] Onlara bir âyet
geldiğinde, Allah'ın elçilerine verilenin benzeri bize de
verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler. Allah, peygamberliğini
kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, yapmakta
oldukları hilelere karşılık Allah tarafından
aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.
[6.125] Allah kimi doğru
yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak
isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice
daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle
murdarlık verir.
[6.126] Bu (din), Rabbinin
dosdoğru yoludur. Biz, öğüt alacak bir kavim için âyetleri
ayrıntılı olarak açıkladık.
[6.127] Rableri katında
onlara esenlik yurdu (cennet) vardır.Ve yapmakta oldukları (güzel)
işler sebebiyle Allah onların dostudur.
[6.128] Allah, onların
hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler
(şeytanlar) topluluğu! Siz insanlarla çok
uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan
dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve
bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da
buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî
kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet
sahibidir, bilendir.
[6.129] İşte
böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir
kısmını diğer bir kısmının peşine
takarız.
[6.130] Ey cin ve insan
topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle
karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler
gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya
hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi
aleyhlerine şahitlik ettiler.
[6.131] Gerçek şu ki:
Halkı habersizken, Rabbin haksızlık ile ülkeleri helâk edici
değildir.
[6.132] Herkesin
yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Rabbin
onların yaptıklarından habersiz değildir.
[6.133] Rabbin zengindir,
rahmet sahibidir. Dilerse sizi yok eder ve sizi başka bir kavmin
zürriyetinden yarattığı gibi sizden sonra yerinize dilediği
bir kavmi yaratır.
[6.134] Size vadedilen
mutlaka gelecektir; siz bunu önleyemezsiniz.
[6.135] De ki: Ey kavmim!
Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın)
sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu
ki, zalimler iflah olmazlar.
[6.136] Allah'ın
yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp
zanlarınca, bu Allah'a, bu da ortaklarımıza
(putlarımıza) dediler. Ortakları için ayrılan Allah'a
ulaşmıyor, fakat Allah için ayrılan ortaklarına
ulaşıyor! Ne kötü hüküm veriyorlar?
[6.137] Bunun gibi
ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını
(kızlarını) öldürmeyi hoş gösterdi ki, hem
kendilerini mahvetsinler hem de dinlerini karıştırıp
bozsunlar! Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Öyle ise onları
uydurdukları ile başbaşa bırak!
[6.138] Onlar saçma
düşüncelerine göre dediler ki: "Bu (tanrılar için
ayrılan) hayvanlarla ekinler haramdır. Bunları bizim
dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da binilmesi
yasaklanmış hayvanlardır." Birtakım hayvanlar da
vardır ki, (Allah böyle emrediyor diye) O'na iftira ederek üzerlerine
Allah'ın adını anmazlar. Yapmakta oldukları iftiraları
yüzünden Allah onları cezalandıracaktır.
[6.139] Dediler ki:
"Şu hayvanların karınlarında olanlar yalnız
erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haram
kılınmıştır. Şayet (yavru) ölü doğarsa,
o zaman (kadın erkek) hepsi onda ortaktır." Allah bu
değerlendirmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz ki O
hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
[6.140] Bilgisizlikleri
yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın
kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek
(kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana
uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır
ve doğru yolu bulacak da değillerdir.
[6.141] Çardaklı
ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit
hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve
narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin.
Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve
sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri
sevmez.
[6.142] Hayvanlardan yük
taşıyanı ve tüyünden döşek yapılanları
yaratan O'dur. Allah'ın size verdiği rızıktan yeyin,
şeytanın ardına düşmeyin; şüphesiz o sizin için
apaçık bir düşmandır.
[6.143] (Dişi ve erkek
olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O,
bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti?
[6.144] Deveden de iki,
sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların
erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde
bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size
böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları
saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir!
Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
[6.145] De ki: Bana
vahyolunanda, leş veya akıtılmış
[6.146] Yahudilere bütün
tırnaklı hayvanları haram kıldık.
Sırtlarında yahut bağırsaklarında
taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar
hariç olmak üzere sığır ve koyunun iç yağlarını
da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz
cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.
[6.147]
[6.148] Putperestler
diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de
atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık."
Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri)
yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar. De ki:
Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var
mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz.
[6.149] De ki: Kesin delil,
ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola
iletirdi.
[6.150] De ki: Allah
şunu yasak etti, diye şehadet edecek şahitlerinizi getirin!
[6.151] De ki: Gelin
Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:
O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin,
fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de
onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin
açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın
yasakladığı cana haksız yere kıymayın!
İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki
düşünüp anlarsınız.
[6.152] Rüşd
çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi
tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın.
Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz
söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli
olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice
düşünesiniz diye bunları emretti.
[6.153] Şüphesiz bu,
benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın.
Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte
sakınmanız için Allah size bunları emretti.
[6.154] Sonra iyilik edenlere
nimetimizi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayete erdirmek ve rahmet
etmek maksadıyla Musa'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Umulur
ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ederler.
[6.155] İşte bu
(Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve
Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.
[6.156] "Kitap,
yalnız bizden önceki iki topluluğa (hıristiyanlara ve
yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten
habersizdik" demeyesiniz diye;
[6.157] Yahut "Bize de
kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk"
demeyesiniz diye (Kur'an'ı indirdik). İşte size de Rabbinizden
açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim, Allah'ın âyetlerini
yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz
çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle
cezalandıracağız.
[6.158] Onlar ancak
kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin
bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri
geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir
hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda
sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!
[6.159] Dinlerini parça parça
edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin
yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra
Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.
[6.160] Kim (Allah huzuruna)
iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de
kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle
cezalandırılır. Onlar haksızlığa
uğratılmazlar.
[6.161] De ki: Şüphesiz
Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen
İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.
[6.162] De ki: Şüphesiz
benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin
Rabbi Allah içindir.
[6.163] O'nun
ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların
ilkiyim.
[6.164] De ki: Allah her
şeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım?
Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu
başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz
Rabbinizedir. Ve O, uyuşmazlığa düştüğünüz
gerçeği size haber verecektir.
[6.165] Sizi yeryüzünün
halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için
kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin,
cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan
merhamet edendir.